bugün

entry'ler (86)

yeni içişleri bakanı berat albayrak olmalıdır

Çok seri şekilde derleyip, toparlayacaktır.. mayıs nisan’san daha iyi olacaktır, haziran Mayıs’tan..

12 nisan 2020 süleyman soylu nun istifa etmesi

Bundan sonra Melih Gökçek’le twitterdan atışırlar, büyük harflerle!

feridun düzağaçın bir şarkısında dediği gibi

Bugün orda da Cumartesi mi?

10 nisan 2020 çıkan kavgalar

https://twitter.com/Turkc.../1248705048407945219?s=20

Aynı kavganın başka bir açıdan çekilmesi..
https://twitter.com/denet.../1248715693287182337?s=20

Kavga sonrası karakolda çıkan olay..
https://twitter.com/hiday.../1248721772213567490?s=20

Akaryakıt istasyonunda kurye darp ediliyor..
https://twitter.com/muhal.../1248734925160943617?s=20

iStanbulda başka bir kavga..
https://twitter.com/nocon.../1248705758038032384?s=20

Kuyruk kavgası..
https://twitter.com/orkun.../1248713084346253319?s=20

Gaziantep’te bir olay..
https://twitter.com/IkiCi.../1248706241876185088?s=20

SOsyal mesafe kuralına uymadan hunharca dövüşüyorlardı..
https://twitter.com/TwitP.../1248719136018042882?s=20

hiç kimsenin evinde iki gün yetecek kadar erzak olmadığını gözler önüne sermiştir..

Edit: bu da ablalarımızın kavgası..
https://twitter.com/debul.../1248708352286306306?s=20

gecenin şiiri

“ben seni severim sevmesine de
toplum buna hazır değil.
nükleer denemeler, kyoto sözleşmesi,
küresel ısınma falan..
belki sen çok küçüksün, belki benim ruhum ölü..
biraz nietzsche, biraz kant kafan karışmış belki..

ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum..
durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar(!)
sinemaya gitmeye, ele ele tutuşmaya falan kalkarız.
işin yoksa çiçek al, saç tara, parfüm sık.
küsmesi, barışması, ayılması, bayılması
hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması..
meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
iyi adamlar insanın ömrünü uzatır derdi.
bir sürü iyi adam girdi hayatıma
hepsi ağzıma sıçtı..

ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil.
her şeyin güzelini sever o, ideal birliktelikler ister.
seninle benim yan yana oturacağımız çekyata,
ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
içime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim.
ben seni severim sevmesine de
iş çıkarmasana şimdi ne gerek var..”

ali lidar

bir gecede corona olduk

Corona bulaştırma challange..

luppo alan dayı

işbu entryde dayınızın, markette, maske takmadığını belirtmek isterim..

hayata dair iç burkan detaylar

Her gün yaklaşık 35.000 kişi açlıktan ölüyor.

işin bir başka gerçeği de tam olarak şöyle; dünyadaki aşırı kilolu insan sayısı ve obez insan sayısının toplamı , aç insan sayısının 3 katı!

Ölüm bu kadar gerçek, insanlar bu kadar acımasız.

Kaynak: https://www.worldometers.info/tr/

süleyman soylu

Seçimde farklı kesimlerden de oy almak için, teröristbaşının mesajını devlet ajansı ile yayınlattı..

Yine aynı kişi chplileri şehit cenazesine almayın dedi..

Yine aynı kişi teröristbaşının kardeşini TRT kanallarına çıkarttı..

Yine aynı kişi eskiden fetö sempatizanıydı , reis düşmanıydı..

Yine ayni kişi şimdi reis sempatizanı, fetöden düşmanı..

Yine aynı kişi 2008’de bu ülkenin herkese çatan ve kaos yaratan bir başbakanı var ki, akşam evine gittiğinde karısına ve çocuklarına boynu bükük kalan esnafın, çiftçinin yerine kendini koymuyor. kendisi evindekilerin yüzüne nasıl bakıyor, diyordu..

akp iktidarından önce işsizlik yüzde 6’ydı bugün 11.3’e çıktı.

yine aynı kişi 2009’da yolsuzluklarla mücadele edeceğim diyen hükümet, türkiye'yi yolsuzluk çukuru içine batırdı. tüyü bitmemişin hakkını yedirmeyeceğim dediler. her gün tüyü bitmemiş yetimin üzerinden siyaset yapıyorlar. bu ülkeyi rant ülkesi yapmayacağım dedi sayın başbakan, rantın babasını getirdi. bunlar yarım doktor, yarım hoca, dedi.

Yine aynı kişi 2009 seçim sürecinde türkiye’de çok manidar işler oluyor. akp mensupları uzun zamandır genel başkanları ve başbakanlarını, başbakan da kendisini padişah olarak görmek istiyor. ülkemizde sadaka kültürü var. türkiye'de 3 kişiden biri fukaralık sınırının altındadır. eleştirilmesi gerekenler insanları bu duruma düşüren hükümettir, dedi.

Yine aynı kişi ve 7 haziran öncesi “‘allah şahittir ki bütün bedenim kan gölüne dönse de erdoğan'dan ayrılmayacağım” dedi.

Ve yine aynı kişi şu cümlelerin sahibi.. “ben döneğim öyle mi?”

ya Rabbi hiçbirimize bu ülkeye hainlik yapmayı yaptırmayı nasip etme..

10 nisan 2020 sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi

Bunu paldır küldür böyle ilan edeceğine bunun kuluçka dönemini şunu bunu hesapla ve şunu söyle ayın 15 ine kadar herkes ihtiyaçlarını karşılasın, 20-25 günlük stoğunu yapsın (bu 20-25 bilinçli bir tercih bazıları bunu söylemeyi çok sever bilen bilir) 20-25 gün sokağa çıkma yasağı gelecek bu virüsü ded edeceğiz. Bir çıkacağız bahar gelmiş.. diyeceğiniz şu.
Ama yeterli süre tanımalısınız ayın 15 ine kadar de, 3 gün de, 1 hafta de. Öyle 2 saatle olmaz. Hele hele hele 2 günlük yasak hiç olmaz. 2 gün sonra ne olacak? Devamkee öyle mi?
Hadi geçtim maddi yardımı elektrik su doğalgaz faturaları, kira temel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olan insanların halinden anlamıyorsunuz. Ama bu yasağı daha makul şekilde yapabilirdiniz. Bunun dışında ne yaparsanız yapın daha mantıklıydı. Virüs şimdi elden ele evden eve dolaşacak..
Yasak istiyorsunuz al geldi işte şimdi niye konuşuyorsunuz diyen troller, istiyoruz istiyoruz da böyle değil, bu hiç değil..

bir toyota kadar olamayan devlete;
bir araba şirketinin türkiye ceo'sunun yaptığı açıklamayı yapamayan cumhurbaşkanına sahibiz.
yabancı bir araba markası, benim ülkemde ve benim devletimin yapamadığını yapıyor.
şirket çalışanlarına ve ailelerine güven veriyor. tek bir araba dahi satamasak kimseyi işten çıkarmayacağız, herkesin maaşını ödeyeceğiz ve devletten de destek almayacağız diyor adam. salgın korkusunun yanında gelir ve işsizlik korkusu yaşamayın diyor.
bizimki de 1000 odalı sarayında dua ile aşacağız diyerek sırtımızı sıvazlıyor.
göz göre göre her gün vahimleşerek artıyor vaka sayıları.
ve hala insanlar bir şekilde sokaktalar. insanlara da kızamıyorum, herkesin işi gücü var.
devlet tedbir alıp, teşviklendirip bir an evvel ohal ilan etmeli.
devletin kasasında para yoksa bile gerekirse para basarak, enflasyonu ikinci plana atmalı.
enflasyonla bir şekilde 3 ay sonra mücadele edilebilir.
ve bu insanların canından daha kıymetli değil.

yabancının yaptığına bak.
başta sağlık bakanının hastanesi olmak üzere, senin ülkendeki yerli ve milli şirketler de zorunlu ücretsiz izne ayırıyor.
ve senin vekillerinin evlatları da test kiti satarak, parayı vurmanın peşinde.
sen de sarayda oturmuş, bu devletin başıyım diyorsun.
hadi oradan.

ekonomi ustaları, kıyamet kopar diyor para basarsak.
bebeğim, emin ol senden iyi biliyorum tl'nin kaybedeceği değeri. insan canını kaybedeceğine, tl değer kaybetsin.
bir papaz için o kadar değer kaybetti, bir şey olmadı. bu milletin canı için değer kaybetsin.

insanın canı, paradan üstündür. devir, para düşünme devri değil. insanlar aç.
insanlar işsiz. insanlar kırılıyor. para basmak, iyi bir şey değil. ama insanların ölümünden daha da kötü bir şey değil.

krize giren ekonomiyi düzeltebilirsin. tabuta giren insanı tabuttan çıkaramazsın.

toskaa ile leblebiye doğru

Hanfendiciğim neler anlatacaksınız aceba? Zat-ı Alinizi dinlemekten Müşerref olacağız..

türkiye nin en güzel şehri

“Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel şehridir”
Mustafa Kemal Atatürk..

allahın akla geldiği anlar

sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır.

sana bakmak
Allah’a inanmaktır.

Yeni bir sayfada sana bakmak- Yılmaz Erdoğan..

kızların satranç oynamayı bilmemesi

Cinsel ayrım...
her tür ortamda bir cinsin diğerinden üstün tutulması, gözlenmesi..
Vay efendim erkekler ağlamaz, yok efendim kızlar satranç oynamayı bilmez.
Judit Polgár’ı bir araştır. Erkekler ağlar mıymış ağlamaz mıymış anlarsın..

uyurken eşini seyrederek gülümseyen erkek

Eşi uyurken seyrederek gülümseyen erkek yazmak bu kadar mı zor ha?

berat kandili

müminlerin karne gecesi.

boş kağıt verdiğimiz sınavları bile geçmeyi ümit eden öğrencilerdik, hala öyleyiz. amelimiz az, imanımız zayıf. günahımız çok ama ümidimiz de yok değildir hamdolsun.

inşallah geçer not alanlardan oluruz ve karne hediyemiz de efendimiz'in ( s.a.v.) dizinin dibi olur..

kutlu olsun..

elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler

Uzay sikimsonik bir isim değil bi defa. Çisil’i de bir başkası savunsun. Benim savunmam bu kadar..

the platform

Bu Filmi ister dini konudan ister siyasi düşünce ya da devlet yönetimi ile ele alın, inanılmazlar çıkarımlar ve metaforlar muhteva ediyor..

Filmi izlemeyen kişilerin şayet izlemeyi düşünüyorlarsa okumamalarını tavsiye ederim. Bundan sonra yazacağım şeyler aleni spoiler..

--spoiler--
Tanrı Bu yaşam düzenini kurdu. Platform dünyanın ta kendisi. Bu kusursuz düzende öyle sayısız nimetler vardı ki yemeğin içinden çıkan tek bir kıla dahi tahammül edilemiyordu..

Goreng isa'nın (insanoğlu'nun) ta kendisidir ve elinde kitabı (eski ahit) vardır..

trimagasi ise şeytan'ın ta kendisidir. elindeki bıçak da insanları günaha soktukça güçlenen (kestikçe bilenen) şeytanın silahıdır..

platform üzerinde gelen yemeklere ilk başta pek önem vermemesi ve sadece bir elma alması ama şeytan'ın yemeklere yumulması ise isa/şeytan farkını gösteriyor..

ve elma. şeytan'ın insanoğlu'nu ilk günaha soktuğu ve cennetten atılmasına sebebiyet verdiği unsur. ama isa yani insanoğlu şeytan ile ilk görüşmesinde elmayı alması ama günahsızlığı nedeniyle yemeyip atması bir başka metafor..

tekerlekli sandalyedeki bilge siyahi ise hz. musa’dır..

333 katta 2'şer kişi ise 666 eder ki bu da şeytanın sayısı olup yaşamın günah dolu yolunu ifade ediyor..

0 (sıfır) nolu kat ise tanrı katıdır (cennet). herkes o kata ulaşmaya çalışır..

2. ramses adındaki köpek: kendini asarak intihar eden kadın isa'ya ihanet eden havari yahuda iskaryot. bir yahudi o da sonuçta. 2. ramses adındaki köpeği de yahudilerin mısır sürgünü tarihini ve beslenen kadim yahudi inanışlarını temsil ediyor..

goreng'in hücre arkadaşı imoguiri bir kural oluşturup, alt kattakileri bu kurala uymaya ikna etmeye 15 gün çalıştı. fakat alttakiler bir türlü uymadılar. goreng ise itaat edilmeyen bu kurala uyulmasını sağlamak üzere bir cümle söyledi: o da yemeklere sıçmak. goreng’in de belirttiği üzere sadece alttakileri kurala uymaya zorlayabilirdi. çünkü yukarı doğru sıçamazdı. muazzam bir hukuk düzeni eleştirisi olmuş, hukukun gücü ancak aşağıdakilere yeter..

en dip ve numarası olmayan karanlık kat ise araftır.
imanı elde eden (isa'nın elinden pudingi yiyen) çocuk (saf insan) kıyam ederek hızla göğe (sıfırıncı kat/cennet) yükselir ve sonsuz yaşama kavuşur..

delikte dünyada da olduğu gibi kapitalizm hakim çünkü insanın doğasında benmerkezcil olmak var. üst kattakiler geçen ay alt katta açlıktan ölmek üzere olduğunu hemen unutuyor ve tıka basa yemeye başlıyor çünkü güçle birlikte gelen umursamazlık alt kattakiler için bir sempati veya acıma uyandırmıyor.
goreng asla gerçeği keşfedemedi. mesaj çocuk veya pasta değildi..

mesaj, herkesin hapishaneye gelmeden önceki soruda gizliydi.
''en sevdiğin yemek nedir?''
goreng bu sorudan kaçınmaya çalıştı, ancak kadın cevapta ısrar etti. goreng cevap olarak "salyangoz" dedi.
goreng masada ne gördü? salyangozları. kimse dokunmamıştı.
çünkü bu ziyafet, orada kilitli olan herkesin en sevdiği yemeklerden oluşuyordu.
eğer her mahkum sadece en sevdiği yemeği yiyecek olsaydı herkes hayatta kalırdı ama insanların açgözlülüğü bunun önüne geçti..

goreng deliğe bir diploma almak için ödemesi gereken bedeli ödemek amaciyla gonullu olarak geliyor. yani günahkar değil. kendisine filmin ilerleyen noktalarında sürekli mesih atıfı yapılıyor ama zaten bu adam isa. düzenin icine girerken yanına almayı seçtiği eşya kitap. yani incil. hem de ben incilim diye bağıran bir incil, don kişot..

eski çalışan gönüllü kadin da 25 yildir hizmet ettiği kurum hakkinda bilgi sahibi değil. her dindar gibi yalnızca bildirilenleri bilmiş, anlatılanları dinlemiş ve mutlak bir inanci var bu yere karşı. entrylerde hakkında melek falan denmiş, bence biraz da araf'ı temsil ediyor o katta. olan biteni sorguluyor ama mekana dair sorulan sorulara da çok kesin cevaplar veriyor: "200 kat var, 16 yaşından küçük kimse yok, yonetim bu konuda cok titiz."
bu yüzden iyi bir mürid olup vicdanını temiz tutuyor. sisteme inancı tam olduğu için 400 kişiye yetecek yemeği eşit dağıtmaya çalışıyor ve iyi kalmaya uğraşıyor. ancak 202.kata düşünce araftan çıkıyor ve anlıyor ki 25 yıldır insanlari nasıl bir yanılgıya yolladığından biraz da kendisi sorumlu. yalnız çarkı döndürecek kadar, bilmesi gerektiği kadar bildirilmiş ona her şey. inancını kaybediyor, bir özür olarak bedenini yiyecek olarak sunuyor ve kendini asıyor..

alt kattakileri ancak "yemekleri eşit paylaştırmazsanız her bir pirinç tanesine bulaştırana kadar yemeğinizin içine sıçarım" şeklinde ikna edebilmek de yine cehennem olgusuna selam çakıyor. ucunda ceza olduğu için iyilik yapmayı kabul ediyorlar, tıpkı toplumumuzda var olan cehenneme gitme korkusu yüzünden düzgün davranan insanlar gibi. iyi insanlar değiller ama kötülük de yapamıyorlar çünkü yanmak istemiyorlar..

baharat, halatla yukari çıkıp hapisten kurtulma peşinde ama bu da işlemiyor çünkü dünya düzeninde üst kattaki yemek ve seks ziyafetiyle o kadar mutlu ve mesut yaşıyor alt tabakadaki insanları kesinlikle yukarıya, yanlarına almak istemiyor. Gerçek hayattaki sınıf kavramını birebir modelliyor..

baharat ve goreng bu sistemin çarkını kırmak için şeytanlarla savasiyorlar ve bu isa'nin müridini kaybetmesine ve kendini feda etmek için yeterince yaralanmasına sebep oluyor.
bilge adam mesajı neden iyi sunulmuş bir yemek olarak tanımlıyor? herkesin sevdiği yemeklerden oluşan bir sofrada bir yemek mutfağa geri dönerse o kişinin bunu yemediği, bir problem olduğu anlaşılacak. belli ki mutfakta herkesin sadece kendi yemeğini yediği varsayılıyor. üzerinde bir toz tanesi bile bulunmayan, cımbızlarla mükemmel hazırlanan panna cotta neden ilk defa kimse tarafından yenmedi? onu yiyen kişinin başına bir iş mi geldi? hazırlık aşamasında içinden çıkan kıl çıkan yemek panna cotta idi. böyle kusursuz hazırlanan bir ürünün geri dönmesi şefe hakaret olur..

burada mesaj panna cotta değil, küçük kız. neden küçük kız? 16 yaşından küçükler giremez, sistem bu konuda çok katı. çünkü küçük çocuklar günahsız ve melektir. dünyanın/deliğin adaletsizliğini, acımasızlığını, vahşetini hak etmezler. dünyada yaşanan da tam olarak bu, her yıl milyonlarca çocuğun açlıktan kırılarak ölmesine bir atıf olduğunu düşünüyorum..

çocuğunu arayan kadının meselesine gelince, kadın oyuncu olduğu için köpekli kadını tek olduğuna ikna etti ama aslında gizlice kızı da içeri soktu. delik hakkında kimsenin fikri olmadığı için içeri girince korktu ve çocuğu en alt kata sakladı. kız kayıtlarda orada olmadığı için platform o katta kimsenin olmadığını varsayıyor bu yüzden de yiyecek içecek orada kalabiliyor olabilir. büyük ihtimal annesi uyutulup random başka bir kata atanmadan önce ayda 1 kez aşağı inip istiflediği yiyeceklerle ayın sonuna kadar kızını azar azar orada besliyordu. zaten kadını da hep ayda bir gördük..

goreng şeytanın etini yedikten sonra daha kibirli ve acımasız, kadının etini yedikten sonra daha sakin ve dengeli davranıyor. hakikaten yedikleri onun bir parçası oluyor..

- tanrı'ya inanıyor musun?
- bu ay inanıyorum..
insanoğlunun halini özetleyen bir cevap daha. Yemeğin bol olduğu katta nasıl da işine geldiği gibi davranıyor insan..

miharu ismi japonca'da gözünü aç gibi bir anlama geliyor. her seferinde kızının saklandıgı 333. kata inerek ona yemek vermesi her katta hayatta kalmak için savaşması. goreng gözünü açıyor. değişim başlatmak istiyorsan en alt kademeye ineceksin.. en çok ezilenlerin yerine..

yukarıdan düşen ya da atlayan insanlar da imanını kaybedenler..

en vurucu mesajlardan biri de herkesi doyurma hedefi ile 6.kattan çıkılan yolda mesajı iletme uğruna doyurmak istediği insanlari öldürmeye başlamalarıydı. Dinlerde de benzer olaylar çok yaşanmıştır değil mi?

goreng'e ne oldu? don kişot'a ne olduysa o oldu..

1. katta bulunan insanların 333. kattaki insanlardan hala yemek istediğini düşünsenize.. dünyanın ve ülkemizin hali de aynen bu..

edit: şeytanın şu repliği dikkat çeker buna bile diploma veriyorlar bana vermiyorlar, kendini insandan üstün gördüğü bir cümle..
--spoiler--

2020

hele gel, bi su iç bi çay iç, iki lokma bi şey ye. bi soluklan. hele bi anlat sana sana kim ne dedi. ne oldu? otur bi sigara iç, bi sakinleş.

sözlükte mühendis furyası

Yooo ben hala inşaat mühendisiyim. Bu CEO olmama engel değil ki..